10 Eylül 2012 Pazartesi

Hosçakal 'Ak Kasık'..

                  Hani bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmaz dersiniz ya işte ben o noktadayım. Karşındaki seni çok sever, konuşurken gözlerinin içine bakar, ağlar.. Ben böyle şeyler yaşadım aşk mıydı bilemiyorum belki bana daha da ötesi geldi çünkü çok yoğundu. Sonra çok saçma nedenler olur ve kavgalar başlar.
                  Sıkıldım mı? Bunaldım mı? Sevmiyor muyum? Bilmiyorum. Kuzenleri geldi Almanya'dan ve sanki ben yoktum. Benimle oturduğu semt dışında pek zor buluşur başka yerlerde, kuzenleriyle tüm İstanbul'u gezdi. Eğer benim doğum günümde telefonunu kapatıp yatmasaydı, kuzeniyle maça gitmeseydi belki 'biraz' daha iyi olabilirdik. Şöyle düşünün hayatınızda çok değer verdiğiniz hatta en değer verdiğiniz kişi doğum gününüzde biriyle maça gidiyor siz evde oturuyorsunuz gün boyunca. Tek başınıza.. Sonra şöyle bir mesaj geliyor 'napayım parasını o ödedi özür dilerim yani' ve sonra bir kere daha soğuyorsunuz para.. Benden kıymetli olan bir şey varmış diye. Fakat bir yerde pürüz var. Sizi seviyor o. Nasıl ve neden acaba? Benim değerim kimse yokken mi artıyor. Ben kimse yokken mi bir numarayım. Bilemiyorum. Cumartesi buluştuk işte malum kuzenleri gitmişti. Sarılmak bile farklılaşmıştı. Öpmek anlamsızdı benim için. Hem seviyorum hem nefret ediyorum. Bu da ilişkiyi yaşanılmaz hale getiriyor.Bugün sabah dershaneden çıktı 15 dakika bekledi diye bekleyemem yarın buluşuruz demeye başladı. O kadar sinirlendim ki buraya senden ayrılmaya geldim ağzına sıçtığım falan filan diye saydırmaya başladım. Bu da bana git dedi. Öyle mi ne halin varsa gör dedim ve gittim. Sonra hırsımı alamadım mesaj attım. Şimdi bana onu aldattığımı ya da başkasıyla flört ettiğimi söylüyor. Sadece beni iki yıldır tanıyamadığını ve bana ne kadar yabancı olduğunu görüyorum. Bana kendimi değersiz hissettiren biri nasıl beni mutlu edebilir ki? 
                  Başlarken böyle biteceğini hiç düşünmemiştim. Demek benim de kaderimde yolda yürüyen mutlu çiftleri falan izlemek varmış. Belki de ben bunu hak ettim. Bu kadarını hak ettim. Bilemiyorum. Bizi basitleştiren tek kişi kendimiziz bence.Başka hiçbir şey değil ve yine düştüğümüz bok çukurlarından da kendimiz çıkabiliriz ancak. Arkamızdan itecek kişi çok ama elimizi tutacak kaç kişi var? Alakasız gibi gelebilir ama ben hepsini birbirine bağlıyorum. Şu an bu sorunlarımı canı gönülden  dinleyen bir arkadaşım yok, ama ilk öpüşmemizi herkes heyecanla dinliyordu. Bu işer böyle sanırım. Ben yine bana kaldım. Anlatacak çok şey var ama kendimde o gücü bulamıyorum şu an. Herkese iyi geceler hoşçakalın.

19 Ağustos 2012 Pazar

Bir son böyle mi gelir?

           Herkese iyi geceler. O kadar moralim bozuk ki.. Bugün benim doğum günüm ve sevgilim bana mide bulandırıcı bir şekilde davranıp uyudu. Telefonu da kapalı tabii. Bu bana çok dokunda açıkçası. Olayı baştan anlatayım..
           Bunun teyzesi ve kuzenleri Almanya'dan geldi. Bu hafta beni hiç takmadı. İlgi desen sıfır. Tek attığı mesaj öp beni sev beni. Bu tür mesaj görünce deliriyorum artık. Cinlerim tepeme çıkıyor. Bu bana koca gün boyunca hiç mesaj atmadı. Akşam hiç mesaj atmadın falan diyor. Oğlum tüm gün kuzenlerinle geziyorsun tek mesaj yok. Umurunda değilim. Tamam bakın çocukça davranmamaya çalışıyorum elbet kuzenleriyle ilgilenecek. Uzaktan gelmişler sonuçta, fakat bana baştan savma şekilde davranmayacak. En azından birini görünce pat diye unutmamalı. Neyim ben onun için yani. Neyim? Uzun bir mesaj atmış benden cevap bekliyor sonra. Bu arada ben bayram üstü üç gün mağazada çalıştım. Gece ikilere kadar. Bana ben yatacağım uykum geldi diyor. İnsan bir merak eder eve geldim mi kaldım mı o saatte başıma bir şey mi geldi ya da.. Tamam bekledi sonra ama ben bu sözleri söyledikten sonra. Ne kıymeti kaldı ki o zaman? Kırılıyorum ama görmüyor. Sevgimi hissedemez hale geldim. Hiçbir şey olmasa bugün benim doğum günümdü, ama bunu yapacak kadar uzaklaşmışız. Bana çok romantik şeyler yazmış gram heyecanlanmadım. Ayaklarımı yerden kesmeliydi oysa. Lütfen bana yol gösterin bir şey söyleyin. Şimdi yazacağım mesajı..

            ''xx yıl önce bu gece, bir anne-baba, doğacak olan ilk çocuklarının heyecanını yaşıyordu. Ben henüz 1.5 yaşındaydım. O zamanlar hiçbir şeyin farkında değildim tabiki, nerden bilebilirdim ki o gece kaderimin, alınyazımın, helalimin doğacağını? Eminim ki o gece annesi-babası çok şaşırmıştı. Çünkü o gece hem bir 'ay parçası' doğdu.. Hem de 'Ak Kaşık parçası'... Evet, o kız benim bir parçamdı. O kız benim gönlümün tek parçasıydı. xx yıl sonra dünyanın en güzel kızı olacaktı ve o benimle tanışacaktı. Birlikte nice sıkıntıların üstesinden gelip, aşk dolu, heyecan dolu anılar yaşayacaktık. O benim hayalimdi. Livlayfdı o... Kendi gibi ismi de güzeldi, Livlayf... Benim dönüm noktam, sevgilim, karıcığım... Bebeğim... Belki şu aralar yoğunum , mesaj atamıyorum ilgilenemiyorum.. Ama o hiç dert etmesin onu asla unutmam.Bu güzel gününde, karımın doğum gününü elbet kutlarım. Bunu da unutacak kadar odun değilim asla. Sen=ben Livlayf , bunu sakın unutma tamam mı? İyiki xx yıl önce bugün o güzel kız doğdu. O kız doğmasaydı, hayat benim için çok daha zor olacaktı. doğum günün kutlu olsun sevdiğim... Biriciğim, helalim.. Senden önce hayat, hayat değildi. İyiki karşıma çıktın Livlayf. Yoksa hala dünyanın en güzel, en tatlı ve en seksi fıstığı benim sevgilim olmayacaktı... Ben onun yanaklarına, dudaklarına, gözlerine, saçlarına, omzuna, koluna, bacağına, burnuna... Her yerine kurban olurum ya ölürüm ben onun yüreğine.. <3 ya nasıl benim sevgimden şüphe ediyorsun inan anlamıyorum. Ama şunu bil ki, sensiz ben bir hiçim Livlayf. Büyük bir yapbozun 2 büyük parçası gibiyiz. Biliyorum ki benimle evleneceksin ya kaçış olamaz bundan sonra asla bırakmam ben seni. O yüzden karıcığımsın bebeğim, bi ömür boyu benimsin ve öyle kalacaksın. Buna sakın boş ve klasik laflar olarak bakma, çünkü ben çok ciddiyim. Seni bulmuşken asla kaçırmam bebeğim, hep öperek, sarılarak uyuma hayalleri kurduğum kızı kaçırmam. Daha nice nice mutlu yıllara bitanem benim, seni çok seviyorum.. İyiki doğdun, benim oldun... Hep benim kal kaşıkçı elmasım... Bir ömür boyu benim kal, ve xx yıl önce bir anne-babanın tatlı doğum telaşı gibi bir telaşı yaşat bana.. Çocuğumuz kucağımızda, bir ömür boyu umutla bakalım geleceğe... <3 Bana senin kadar tatlı,cesur ve akıllı bi evlat ver. Benim kadar da masum, sadık ve kibar olsun<3 :* hahaha :D şaka bi yana, gerçekten evladımızı hayal ediyor ve çok arzuluyorum. Gel, sorunlar karşısında anlayışlı olalım. Birbirimizi hiç üzmeyelim, bir ömür geçirelim. Sevgimi hissedemiyorsun ya livlayf .. Ben uyurken yastığıma seni düşünerek sarılıyorum. Seni çok seviyorum bitanem, nice hep beraber özel günlere... İyiki doğdun, gönlüm bayram etti... Hep benimle ol, bana her gün bayram olsun.Doğum günün kutlu olsun Livlayf'ım, Livlayf Başgan'ım, karıcığım <3''

               İşte bana bu satırları yazdı.. O kadar mutlu oldum ki beni sevdiğini hissettim, ama o kadar ilgisizlikten sonra bana kelime oyunu yapıyorsun her şey düzelecek sanıyorsun dedim. Ben de onu çok seviyorum ve yazdıklarının hepsini ben de ona karşı hissediyorum ama şimdi ayrılık mesajı attım. Her şey için çok geç sanırsam. Ona seni sevmiyorum bile dedim. İçim parçalanıyor resmen, ama uyuması...
                
             Ben ona çok değer verdim onun için geleceğimi, ailemi, her şeyimi karşıma aldım. Çok sıkıntıda da olsam aksatmadım. Onun yaptığı ise.. İlk değil ayrıca. Ne yapmalıyım? Akıl verin.. Biraz kafamı dinlemek için yarın adalara gideceğim. Bundan bile haberi yok. İstediğini yapmakta özgür ama artık.
             
             Neyse çok uzattım yazıyı. Kendinize iyi bakın. Öptüm.

14 Ağustos 2012 Salı

Oglum gitti cocuk..

                Bugün ak kaşıkla buluştuk. Kavgalıydık zaten iki gündür doğru dürüst konuşmuyoruz. Bana soğuktu sanki. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak hissi vermeye başladı. Kırıldım. Berbat hissettim. Sonra bana bir konuşma yaptı ağlamaklı oldum. Ölseydim daha mı iyiydi acaba?
                Çocuğun hayatını karartmışım, mahvetmişim. Basket delisiydi. Hastaydı resmen baskete. Aşıktı galiba.. Neyse. Artık hiç basket oynamıyor. Neden mi? Ben istemiyorum kıskanıyorum diye. Oynarken kendini kaybediyor çünkü. Her gün 4-5 saat oynuyordu. Sonra yorgun oluyordu eve gelince direkt duş alıp yemek yiyip yatıyordu. Ben de deli oluyordum haliyle. Bana doğum günümde iki satır bir şey yazmamıştı. Arkadaşıyla oturup rap şarkı falan yazmıştı. Kızlar önümde boynuna atladı. Ben böyle çok olaylar yaşadım, ama zaman geçtikçe bana çok bağlandı. Yanımdan ayrılmaz oldu. Benim için ağladı bile. Bir de triplerimden vazgeçebilsem. Bugün buluşalım dedim. Gecikeceğini söyledi zaten ben aniden buluşalım dedim dışarıda olduğumdan. O ben gecikebilirim dedi ya ben başladım saydırmaya. Ayrıldık bile dedim o da gelince haliyle bi tuhaf davrandı. Sonra ben senin için neler yaptım diye başladı. Arkadaşım bile kalmadı basket oynamıyorum tatile gittim evden çıkmadım ama sen bunları görmüyorsun başka kızlar deyip iki gün mesaj atmıyorsun dedi. Ben dondum kaldım. Sonra bunalıma girdim. Konuşmanın sonunda sarıldı öptü lütfen iyi davran diye ama artık çok geç. 
             Şu an hayalet gibiyim sanırım. Anladım ki insan farkında olmadan en yakınındakini, canından çok sevdiği insanı kırabiliyor. Anladım ki haksızım. Düşüncesiz ya da bencil de olabilirim, ama onu seviyorum ve değişmeye karar verdim. 
             Umarım toplumsal mesajı almışsınızdır. Bundan sonra bir laf söylemeden iki kere düşünün. Tartın ölçün ama karşınızdakini asla kırmayın. 


                                  
              Bakın normalde dinlemem ama sardım yani. Hiç tarzım değil bak. İnsan bunalıma girince bi sezen aksu, halil sezai yapıyor ama. Neyse öptüm hoşçakalıın.

12 Ağustos 2012 Pazar

Koltuk altı kılı olsun bari

           Meraba millet. Tatilden döndüm dün akşam. Kısa, maceralı ve eve dönme isteğiyle geçip durdu. Size tatil hakkında anlatacak çok şeyim var ama bugün yaşadığım iğrenç bi olayı anlatmak istiyorum. Bu arada şu cehennem azabına da tatil demekten vazgeçsem iyi olacak. Neyse.. 
           Bugün sevgilimle ayrılma noktasına geldik. Ayrıldı lan benden. Ben havalardaydım çocuğa zaman istiyorum sevdiğimden emin değilim ayaklarındayım falan. Birden bana 'ben senin ayrılık laflarından bıktım hep diken üstünde mi olacağım hoşçakal' tarzında patladı. Ben başta diyorum ne olacak boşver kızım atlatırsın. Attım mı hoşçakal diye mesajı. Sonra benim karnıma bir ağrı girdi. Gözlerim bi doluyor bi boşalıyor. Mesaj attım birkaç tane sonra döndü bana işte sitemkar mesajlar. Çocuk haklı gerçi en ufak ters hareketinde ayrıldık bitti diyorum, ama bazen haklı olduğumu düşünüyorum biliyor musunuz? Hani ondan bir yaş küçüğüm ama kendimi olgun görüyorum biraz daha bazı konularda ciddi konuşmak istiyorum o aşkım, balım, peteğim, şekertoşum diye giriyor konuya. Sinir oluyorum. Ben sevgili deyince sadece aşk aramıyorum dostum olsun istiyorum aynı zamanda. Bu nedenle de tribe basıp gidiyorum bazen. Çok kıskancım ben bide. Bu aralar olimpiyatlara takmış durumda. Salak ya sabahtan akşama kadar taş gibi kadınlar izliyor. Bir de benden özenip blog açmaz mı. Bir baktım baştan sona spor. Potanın perileri, filenin sultanları. Götüne girsin salak! Allahım ya. Deli oluyorum böyle. Şimdi de o yazıları gördükten sonra bye dedim. İnsan iki yazar sevgilim var seviyorum totoşu kocaman. Yok ama illa yazacak sporcu kadınları. Hı beni seviyor mu ölesiye hem de. Bunu biliyorum. Fiziksel olarak arzuladığını da biliyorum, ama kıskanıyorum işte. Onu bi kızla selamlaşırken görsem gözlerini oyacak duruma geliyorum. İçimden ama bak içimden. Cadı bu kız lan uzaklaş demeyin. Hahahah bir baktım mesaj atmış şimdi 'gözünü seveyim abartma livlayf koltuk altı kıllarını mı kıskanıyosun?' diye. Anlatayım hemen. Olimpiyatta bi kadının koltuk altı orman gibiymiş bunu yazmış ben de oha kadınları süzüyorsun bildiğin bye dedim. İyi yapmamış mıyım ama ya. Haklıyım ben. Ben hep haklıyımdır zaten. Hastlıklı bir şeyin tekiyim. Şekerim ama baak.

             Çok mu konuştum acaba? Sanırım evet.. Biraz da saçmaladım, ama kıskanıyorum napayım işte. Söyleyin yani kıskanmaz mısınız sevgilinizi.. Çok duygusala bağladım şu an. 
                    

                                             

                  Bu arada yeni bilekliklerim nasıl? Bozcaada'dan aldım. Kırmızı gibi olan akik diğeri kaplan gözü taşı. Bunların güçleri, etkileri falan varmış.. Aldım ama bakalım neymiş bi yararı varmıymış. Burçlara göre bide bu taşlar. Her neyse tatil maceralarımı pardon cehennem azabımı size uzun uzun anlatacağım. Şimdilik hoşçakalııın. Öptüm.

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Bugün anladım ki dişilerin tek amacı tüy..

             Bugün deli oldum. Sinir hastası oldum. Manyadım. Yahu erkeklerin tatile gitmesi ne kadar kolay. Atıyorlar çantaya iki şort bir tişört. Biz kadınlar, kızlar, dişiler. Ay bacağımı almam lazım, kolumu almam lazım, koltuk altı... Bu sıcakta cehenneme döndü şu ev bana.
              Sabah kalktığımda evde kimse yoktu ben de biraz daha yatayım dedim birde uyandım. Sonra her zaman yaptığım gibi üçe kadar dinlendim. Sonra annem geldi. Ay gelmez olaydı. İkide geldi hemen üst komşuyu aradı ama hastalıklı olanı değil. Bu sefer bayan tombik'i aradı. Hemen indi bayan tombik. allahım altıya kadar bizde oturdu. Oğlum ağda yapıcam git evine. Sinir oldum anneme bağırıyorum, imalı konuşuyorum yok kadın hala oturuyor. Bir de ama bak kızım poğaça yaptık annenle yersiniz falan demiyor mu. Oturuyosun lan oturuyosun! Poğaça yapmışmış. Annem yaptı hepsini. Her neyse ben de diyorum ki işim geç saate kalmasın sonra göremiyorum nereyi alacağımı kalıyor. Neyse aldım makineyi sinirlendim ağdadan vazgeçtim. Az bir şey yaptım vazgeçtim ağda ısıttım onu yapayım dedim ağda da almadı. İyice deli oldum oturdum aldım makineyle. Eğer bir erkek okuyorsa bu yazıyı düşünün bayım her tüyünüzü teker teker çekiyor küçük bir alet.. Sonra gittim tüy sarartıcı krem aldım kollarımı da sararttım bir güzel. Oh mis şu an rahatım, ama bugün çektiklerimi bir ben bir de yaratıcı bilir. Şimdi ben yarın sabah gidiyorum -iyi ki de bir tatile gidiyorum bir haftadır anlattım durdum- sizin için de bir sürü fotoğraf çekip geleceğim. Hıı bu arada anlatmayı unuttum dün sabah bir kalkım 8 tane falan mesaj var. Hepsi sevgilimden. Ne olur buluşalım falan diyor. Neyse gittim buluşmaya bana doğum günümde görüşemeyeceğimiz için hediyemi hazırlamış. Bakın hiçbir şey de dememiştim. O günkü yazımda da baya sitem ettim ama yapmış bu sefer. Ah bir açtım kağıdı o kadar romantik şeyler yazmış ki bir de resmimi çizmiş. Asıl hediyemin de maddiyata dayalı  olduğu hakkında yazıyordu, ama ben onu hiç takmadım. Belki garip gelebilir ama kendi eliyle hazırladığı bir hediyenin mutluluğunu hiçbir şey veremez -hani ev, araba falan bunları çıkaralım bu listeden ama :D. 
                 Öyle işte maceralı bir gün geçirdim. Az önce de çantamı hazırladım attım birkaç kitap şimdi de müzik indireceğim. Harika bir tatil olacak umarım. Size sahilde dinlemeyi planladığım şarkıyla da veda edeyim.
                      
              
                     

                     Kafa dinlemek için mükemmel bir şarkı bence. Öptüm. Hoşçakalıın.

29 Temmuz 2012 Pazar

Yayınla demisim baslık koymayı unutmusum..

Meraba. Yazımın başlığına yazdıktan sonra karar vereceğim, çünkü anlatmak istediğim birçok konu var. Bugün Adriana Lima olma yoluna baş koyduğum üçüncü gündü. Her yerim ağrıyor, yok böyle bir şey. Bu akşam da yürüyüş alanları parklar falan baya kalabalıktı ama. Aferin totoş teyzeler aferin! Arkanızdayım destekliyorum sizi. Her neyse ben dün gece oturdum yazı yazacağım olmuyor yanlışlıkla siliyorum yazılar gözükmüyor. Sinirden deli oldum anlayacağınız. Ben de o esmer şekeri bugün anlatayım, sevgimi bugün paylaşayım dedim.



İşte bu. İşte bu adam. İşte Manu Bennett. Kendisini Spartacus ile tanıdık. Mümkünse başka bir dizi ya da filmde oynamasın. En azından düzgün bir teklif gelene kadar ya da biri bu adama yardım etsin seçimlerinde, çünkü olmuyor. Kendisini beğendim, başka filmlerini de izleyeyim dedim, 20 dakikadan sonra kapattım.Uzun lafın özünde yardımcı olun. Ben Manu abimize bakıyorum bakıyorum yakışıklı diyemiyorum. Birden seksi damgasını yapıştıramıyorum, fakat paçalarından akan karizmayı, sempatikliği görüyorum. Gülüşü bile farklı. 



Baktım birkaç resmine. İzledim dizilerini. Sana sesleniyorum yaratıcı. Hani eşittik? Bizim de azıcık seksi, çekici, karizmatik olma hakkımız yok muydu? Çocuklarını neden ayırdın birbirinden ey yaratıcım. Her neyse kaptırdım gidiyorum. Bu aralar her kanalda boktan diziler, filmler verdiklerinden ben de onlara benzedim. Hangi kanalı açsam eyy rab diyor. Abarttılar iyice. Neyse ben  paylaşmak için birkaç resim çektim. Hem vahşi hem çocuk gibi olabiliyor. Böyle de özellikleri var yani.. Neyse saçmaladım iyice.



27 Temmuz 2012 Cuma

Başlık bile bulamadığım olay..

Meraba. Bugünkü yazımın konusu abazan insancıklar. Akşamüstü yürüşe çıkalım dedik -akşamüstü dediğimde dokuza doğru çıktık. Tatile gitmeme 2-3 gün kalmış ya spor yapmaya başladım. İki günde de Adriana Lima olucam zaten. Her neyse ben de bir azim parka gittik spor aletlerine saldırıyorum. Hayır yine millet yaz gelince, tatile gitmeye bi ay kala falan diyete başlar kendimi de anlamış değilim..
Bi buçuk saat yürüdük hopladık zıpladık, ama eve geldim çok spor yaptım deyip yedim yine of of. Ben de dedim ki en iyisi yolda geçen maceralarımı yazayım, anlatayım.
Yahu kız mı görmemiş bu semtteki insanlar anlamadım. Tamam iltifatlardan ölmedim ama dört ya da beş kişi laf attı. Off fenasınız, harikasınız falan. En sonunda oğlum bak bak şu bıyıklara bak haftalardır eve tıkıldım kuaföre bile gitmedim diyecektim. O derece sinirimi bozdu yani. Hı sokakta da bi kadın görsem kafamı duvara vurucam. Her köşe başı erkek. Kadınlar da evde totoş büyütsün. Bu arada yürürken öyle parfüm kokuları aldım ki. İndirimde parfüm falan mı var? Kendimden utandım bir parfüm sıkmadım diye. O derece herkesten aldım yani hoş bir koku. Gerçi spora çıkıyorum neyine sıkacaksam. Tabi leş gibi ter kokup dolaşmadım yanlış anlaşılmasın. Elbet benim de bir deodorantım var. Neyse yanımda iki arkadaşım vardı. Yürürken en fazla elli yaşında olan bir adamın bakışlarına tanık oldum. Abi yavaş çüş diyesim geldim. Bi ayır gözlerini kızın göğüslerinden. Allah ona da bi göğüs vermiş benim bile gözler kayıyor orası da ayrı mesele ama.. Ya ben böyle anlatınca üç küçük dünya güzeli falan sanmayın. Valla orta halli kızlarız, ama anlayamadım bugün bu millete bir şey olmuş. Ya da benim oturduğum yerdeki insanlar abazan. Kıro olarak tabir edeceğim ne yazık ki..
Benden söylemesi hanım teyzeler salmasın bu kocacıklarını dışarı valla olmuyor. Ya da girin koluna siz de çıkın. Böyle iş mi olur sizi kapatsınlar kendileri baksınlar başkalarına. Neyse yine toplumsal mesajımı(!) verdikten sonra yazımı sonlandırıyorum. Hoşçakalıın..